Varlığın kalıcılığını sağlayan unsurlardan birisinin de gizem olduğunu düşünüyorum. Bir varlık olarak şiire de bakıldığında, şiirde yaratılan gizemin, okurda merak uyandırarak kendini yeniden yarattığını söylememiz mümkündür.

   Roman ve öyküdeki hikaye kurgusal açıdan özgün bir yapı kazansa da dilsel açıdan genellikle göndergesel bir dil kullanmaktadır. Bu dil, mutlak anlamı sağlayacak şekilde yaratılır. Yani bir romanı veya öyküyü okuyan herkes farklı şeyler hissetse de aynı şeyi anlamaktadır.

   Şiirde ise genellikle imge, simge, metafor kullanılarak göreceli bir anlam oluşturulur. Çoğunlukla liselerde, edebiyat öğretmenlerinin öğrencilere “Şair burada ne anlatmak istemiş?” şeklinde klasik bir soru yöneltmesinin sebebi de bu sezgiye ve yoruma dayalı şiir dilidir.

   Şiir, varlığı sebebiyle içerisinde büyük bir gizem taşımaktadır. Gizem kelimesinin sözlükteki anlamına bakacak olduğumuzda ise Türk Dil Kurumu’na göre “Gizem” kelimesinin “sır” anlamına geldiği görülmektedir.

   Demek ki şiir varlığında bulundurduğu gizemle estetik bir sır taşımaktadır. Şiirle karşı karşıya gelen okur şiirdeki bu sırrı çözdükçe estetik bir haz alır.

Şiirde zamir kullanımı

 

  Şiirde gizem yaratmanın yollarından birisi de zamir kullanımıdır.  Bilindiği gibi ismin yerine kullanılan ve ismin yerini alan kelimeler olan zamirler bir belirsizlik yaratarak şiire gizem katmaktadır.

  Zamirler, kişilerin, işaret edilen nesnelerin, belirsiz yerlerin yerini tutmaktadır. Peki, şiirde zamir kullanımı nasıl bir etkiye sahiptir?

"Orada duruyorsun,fırtınalar

 tanığımdır

terkedilmiş

beyaz ve nazlı,

yorgun bir hallacın

  attığı

 yünler

 gibi

dokunaklı"

 

   Behçet Aysan’ın Sesler ve Küller isimli şiirinden alınan yukarıdaki dizelere bakıldığında ilk iki dize üzerinde durmamız gerekecektir. “Orada duruyorsun, fırtınalar/ tanığımdır” dizelerine bakıldığında “orada” kelimesi belgisiz zamir olarak kullanılarak gizem yaratmaktadır.

   Bu dizelerle karşılaşan okur “orada” ile neresinin kastedildiğini, söz konusu kişinin orada durmasına fırtınaların nasıl şahit olabildiğini düşünerek şiir üzerine düşünmeye başlar.

“Onlar kendi çıngıraklarını taşıyan

kuzular gibi geldiler

yalnızca

uyardılar canları karşılığında”

 

   Gülten Akın’ın Karşı Ekran isimli şiirinden alınan bu dizelere bakıldığında ismin yerine kullanılan “onlar” şahıs zamirinin merak uyandırıcı bir etkiye sahip olduğu görülmektedir.

   Şair, onlar kelimesini kullanarak bir belirsizlik yaratmış ve şiire gizem katarak anlamın okurun zihninde tamamlanması yoluna gitmiştir.

  

“Kimse yalnız yaşamaz bugün:

bir valizdir şimdiki zaman”

 

   Pablo Neruda’nın O Günler isimli şiirinden alınan bu dizelere bakıldığında ismin yerine kullanılan belgisiz sıfat görevindeki “kimse” kelimesiyle karşılaşılmaktadır.

   “Kimse yalnız yaşamaz bugün” dizesinde kimse yerine bir isim kullanmaktansa belirsizlik ve genellik yaratan şair, şiire de heyecan katmaktadır.

“O, yalnız ağaran tanyerini görüyor

ben, geceyi de

Sen, yalnız geceyi görüyorsun,

ben ağaran tanyerini de.”

 

   Nâzım Hikmet’in yukarıda verilen “Ben, Sen, O “isimli şiirinde isminden de anlaşılabileceği gibi şahıs zamirleri olan “ben, sen, o” kelimeleri kullanılmıştır.

   Şair, farklılıklara açık olmayı, geniş bir pencereden bakmayı kendisine karşı olan kişilere yönelerek anlatma yolunu seçmiştir ve bunu yaparken isim yerine zamir kullanarak bu zamirleri okurun doldurmasını istemiştir. Şiire bu açıdan bakıldığında “o” nun ve “sen” in kim olduğu merak unsurudur.

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa

kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi

dilimizde akşamdan kalma bir küfür”

 

   Can Yücel’in ünlü şiiri Sevgi Duvarı’ndan alınan bu dizelere de göz atıldığında “Sen miydin o” ifadesinde soru zamirinin kullanıldığını gözlemlemekteyiz. Şairin “Sen miydin o” diyerek kimi kastettiği ve bu kişiyi yalnızlıkla bağdaştırması da şiire hem merak hem de heyecan katmaktadır.

   Tüm bu unsurları düşündüğümüzde şiirde ismin yerini alan zamirlerin kullanılmasıyla da yaratılan gizemin okurda merak uyandırarak daha etkileyici bir durum yarattığını söyleyebiliriz.

   Şiirde gizemle ve buna bağlı olarak zamirlerle karşılaşan okur kendi iç yaşantısından yola çıkarak şiiri yeniden anlamlandırmaktadır.