TC Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz günlerde Amerika’nın New Jersey eyaleti “Milli Muhafızları” askeri kuruluşu ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında anlaşma imzalanmasını kınayarak “Rumlar silahlanmay...

TC Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz günlerde Amerika’nın New Jersey eyaleti “Milli Muhafızları” askeri kuruluşu ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında anlaşma imzalanmasını kınayarak “Rumlar silahlanmaya teşvik ediliyorlar” beyanında bulunduydu. Tabi olay ne bir iki kınamadan ibaret gelip geçici bir yeni gelişmediydi ne de basite indirgenecek sıradanlıktandı. BİR kere insanın mantığına sığdırması zordu! Şöyle ki “New Jersey nerde, Doğu Akdeniz’ki Kıbrıs adası nerde! Ve New York’un hemen altında Amerika’nın en küçük eyaletlerinden biri olan New Jersey’in “Milli Muhafız Gücü” nerede? Demek ki olayı hem yaratanlar hem hazırlayanlar hem de askeri anlaşma yaptıracak kadar güçlü ve etkindiler. İŞTE YİNE O LOBİLER! Böyle bir ittifak olayının gerçekleşmesi için mutlaka New Jersey’de bir Rum-Yunan lobisi vardı. Ve mutlaka o lobilere yakın veya sıkı bağlantıları olan Amerikalı Rum Yunan sempatizanı hatta Rum Yunan kökenli “senatörler,” “Temsilciler Meclisi” üyeleri de vardı. Ve her zamanki gibi bizim “New Jersey nire Lefkoşa Rum kesimi nire” dediğimize nazire; o lobilerin Yunan Rum kökenli senatör ve vekilleri olayı tezgâhlayanlardı. Ki dış ülkelerde TC’nin, Kıbrıs Türk tarafının en büyük zafiyeti, “hak arama hak verme propagandaları” konusundaki politik eksiklikleri ile “oluşturamadıkları” ya da tepelerde üç beş ilgili diplomatla  ancak oluşturabildikleri ilişkilerle lobileridir ki belirli gün ve dönemlerde sadece resepsiyonlar düzenlemekten öteye de geçemiyorlar! BUNA karşın ama bir gün bakarsınız New Jersey gibi Amerika’nın bir küçük eyaletindeki Milli muhafızları ile Kıbrıs’taki şu “nokta” esamesindeki Rum tarafının “Milli Muhafızları” kuruluşları arasında anlaşma yapılmış! *** Sn. TATAR’ın bazen eleştirilerimize neden olacak kadar ifrata kaçmış olsa da diyar diyar dolaşarak Kıbrıs siyasi sorununu, Türk tarafının haklılığını türlü çeşitli yönleri ile ısrarla anlatmasını, bu konuda bıkıp usanmadan çalışmasını tabi ki takdir ediyoruz. ANCAK Sn. Tatar’ın bu konudaki çalışmaları ile propagandalarına dış ülkelerdeki yerleşik Türklerin ne kadar ilgi gösterip yardımcı oldukları konusunda şüphemiz vardır çünkü dobra ifadesiyle zaten ne “Türk lobileri” oluşturacak kadar birlik beraberlik içindedirler ne de Kıbrıs siyasi sorunu gibi sorunları kendilerine dava yapacak kadar “sorunla” ilgilidirler! Çalışıp para kazanmaktan başka bir dertlerinin olmaması gerekir! Dolayısıyla Sn. Tatar Kıbrıs Türk Halkının haklı davasını anlatmak yollarında büyük efor sarf etmesine karşın bir “yalnız adamıdır”  Fakat: *** SORUN SARPA SARIYOR: Şu yönden: Eğer dünyanın öte ucundaki Amerika kıtasının bir sayfiye kenti olan New Jersey’in “eti ne budu ne” kabilinden Milli Muhafızları ile Asya’da Doğu Akdeniz’in şurasındaki Kıbrıs adasının esamesi okunmayan Rum Milli Muhafız kuruluşu arasında “iş birliği anlaşması” gerçekleştiriliyorsa o zaman biz Kıbrıs Türklerinin adadaki yerimizle siyasi konumumuzu bin defa sorgulamamız gerekir. Kİ ARADAN kırk yılı aşkın süre geçti. Fakat bu süre içinde ne siyasi yönden bir tanınma sağlayabildik ne de uluslararası topluluklar örgütlerine üye ülke olarak katılabildik. Son aşamada her ne kadar Türk Devletleri Teşkilatına “gözlemci” olarak katılma hakkı kazanmış olsak da ötesi siyasi platformlarında esamemiz bile okunmuyor. Rum-Yunan tarafına tekrar dönüyorum: *** BİLİNEN GERÇEKTİR. Güney’deki siyasi yönden dünyasallığı tescilli Rum tarafı hem bir Hristiyan kulübü olan AB’nin üyesidir hem BM’lerin üyesidir hem de yine İngiltere’nin o kendine özgü şeytani siyaset hesaplarında oluşturulmuş “Commonwealth” (İngiliz Uluslar Topluluğunun) da üyesidir! Fakat ayni adadaki biz Türkler hiçbir şeyiz. YANİ adadaki siyasi yapısallık “Türkiye’nin bizden yana büyük desteğine karşın” Rum-Yunan ikilisi tarafından son bir darbeyle “ENOSİS” yolunu açacak dünyasal politikalarda gelişmektedir. SON ÖRNELEMESİNDE “New Jersey’ler” falan kırk yılı aşkın süredir birbirine ulanan “Enosis hedefli” politika halkalarına takılan bir yenisidir fakat asla sonuncusu değildir! VE HABER VEREYİM: Kıbrıs sorunu Rum-Yunan için “enosis” gerçekleşene kadar devam ettirilecek bir “Helen idealidir” ki şimdilerde mücadeleyi aynı zamanda AB’nin iç sorunu haline getirmeye çalıyorlar. “New Jersey olayı” ise bir parantez içinde araya sıkıştırılmış fellik olsa da Güney için kazanılmış başarıdır… SONUÇ: Bizim gibi sıradan yurttaşlar için de “aman “dikkat edin” demekten başka bir çare yoktur… “Aman dikkat” diyoruz, çünkü bir gün Kıbrıs davasını kaybedebiliriz.