Olayın çok da üzerinde durmadık. Hatta “Rum budur” dedik es geçtik. Oysa “birazın” ötesinde hatta fazlasıyla olayı kaşımamız gerekirdi. Oysa “çoluk çocuk” işidir dedik kısa kestik. Geçtiğimiz Çarşa...

Olayın çok da üzerinde durmadık. Hatta “Rum budur” dedik es geçtik. Oysa “birazın” ötesinde hatta fazlasıyla olayı kaşımamız gerekirdi. Oysa “çoluk çocuk” işidir dedik kısa kestik. Geçtiğimiz Çarşamba günü Londra’da bulunan Sn. Tatar bir kolejdeki konferansına giderken kortejin önünü kesen oradaki Rum ve Yunanlı öğrenciler kendi dillerindeki ifadesiyle “fasarya” çıkardılardı! Sloganlar atarak arabasının önüne atılmaya çalıştılardı.. Falan.. RUM öğrencileri ve her halde aralarına katılan Londra’daki Yunan gençleri neyse ki Sn. Tatar’ın içinde bulunduğu arabasına taş şişe falan atmadılar ama attıkları bir slogan vardı ki beterin beteriydi!  Haberlerden öğreniyoruz “Kıbrıs Rumlarındır” diyorlardı.. “Türkler adayı terk edip defolsunlar” sloganları atıyorlardı! DOLAYISIYLE HATIRIMA GELDİ: Makarios’un tarihe kazınmış ünlü lafıydı: Diyordu ki “Anadolu’nun Kıbrıs’taki uzantıları olan Türklerden tek bir kişinin bile kalmayınca kadar bu adadan çekip gitmedikleri sürece Helenizmin mücadelesi bitmeyecektir!..” NEYDİ O MÜCADELE? “Enosis!” Yani adanın iki asrı asrı aşkın süredir devam eden papazlar yeminli Yunanistan’a bağlanması…”  Bunun adına da “büyük (megali) idea” diyorlar.. İŞTE LONDRA’da Sn. Tatar’ın arabasının önünü kesmeye çalışan Rum-Yunanlılardan oluşan söz konusu kalabalık Kıbrıs adasının kendilerinin olması gerektiğinin de ötesinde “tek bir Türk’ün kalmayacağı” ideasından hareket edenler beyinleri “papazlarının “megali idea” ile efsunlaştırıldığı o gençlerdi!   ***   YA BİZDE DURUM NEDİR? “Ya taksim ya ölüm” sloganının üzerinden altmış yılı aşkın bir süre geçti. Kıbrıs mücadele tarihini sadece yaşamadık. Yazdık da! Yıllarca Rum EOKA’cıları, milisleri hatta sıradan “Türk dostu” sanılan insanları tarafından öldürüldük, evlerimiz köylerimiz yakıldı… Göçe zorlandık.. MESELA ATLILAR köyünde bir yıl önce okuttuğum otuzu aşkın öğrencilerim Rum milislerince anneleriyle topluca kurşunlanarak çukurlara gömüldüydü.. Kısaca bizim kuşak Kıbrıs Türkleri yıllarca acı içti, acı yedi, acı acı ağladı, göç yollarında savruldu. FAKATTT! Gün geldi bu adada işte bu büyük faciayı, Türk katliamını anlatıp yazmanın  “faşizan bir tutum olduğunu” söyleyenler de çıktı aramızdan, siyasallaşarak eskilerin unutulması gerektiğini iddia edenler de! “TÜRK-RUM” dostluğunu yeniden tesis etmek yollarında terleyenler hâlâ “Kıbrıslılık” peşinde koyuyorlar ama nafile… ***   VE UNUTTUYORLAR! İşte bu daha kötü! Nitekim bir ara bazı okullardan arıyorlardı beni.. “Gel   Kıbrıs siyasi sorunu üzerine çocuklara birkaç kelam da sen söyle…” GİTTİĞİM her okulda önce öğrencilere ben sorardım: “Siz ne biliyorsunuz?” Eğer anlatmışlarsa babalarının annelerinin kardeşlerinin akrabalarının anlattıklarını biliyorlardı… Yani ne? “Rumlar bizi öldürmek için saldırdılardı biz de karşı koyduk. Koyamadığımız yerde köyümüzden kasabamızdan göç ettik…” BAŞKA? Hepsi bu kadar.. Zannedersm bugün de durum varklı değildir.. Hatta bazı kesimler “o mücadele günlerini çok da kaşımamak gerektiğini” söylerler.. PEKİ RUM ne söyler! Bırakın buradakileri… Londra’dakileri bile Kıbrıs bir Helen adasıdır derler!..   ***   KISACA TAKILDIĞIM: Uzun yıllardır yazarım. Yazdığım gazetelerdeki “Köşemde” seçilmişlerin dışında hiçbir yurttaşı mesleği ile misyonu ne olursa olsun sivri oklarımın hedef tahtası yapmadım! “Dolaylı serzenişlerle kınamalar” ötesinde de “göz gez arpacık” diyerek kişiliklerini hedef alan tetiği çekmekten hep kaçındım… TEK bir kişi değilse bile “enderlerinden” biri olan ve “Emrullah Turanlı beyefendi” dediğim zatı şerif dışında tabi! Ki yıllarca Kıbrıs Türk halkının gözleri önünde “müteahhitliğini” bahane ederek Ercan Hava alanının kaymağını yaladı.. Yaladı ne kelime yuttu. Ve yıllarca bu gaspın, bu vurgunun önüne geçemediler!  Göz göre göre sürekli uzatılan alanının restorasyonu aslında hep Emrullah Turanlı beyefendinin “hama humasının” devamı için çarkları yine kendi tarafından döndürülen bir tezgâh oldu… BEN devletin havaalanını elinden hiç kurtaramayacağını sanıyordum çünkü sırtını TC’deki büyüklerin de “büyüklerine” dayalıydı!.. Ki TC’de iken ve yine “taş işleri ve taşımacılığı” yaparken de o “büyükleri” tarafından koltuklanıyordu, sonradan KKTC’de destekler daha çok sürüverdi ki Ercan Hava Alanı gibi “ye ye” bitmezinde sürüverdi!  Neyse ki tekeline son vererek ve kapı önüne koyarak elinden kurtuldular! *** VE MAĞUSA LİMANI! Ha Ercan Hava Alanının Emrullah Turanlı’sı ha Mağusa limanının çoktan kadük olmuş, “illegal duruma düşmüş, fakat adı hâlâ “Kıbrıs Türk Limanlar Şirketi” gibi cafcaflı cufcuflu ortalarda salınan “şirketi!” Sorunun birinci derecede muhatabı olması gereken hangi bakanlıktır bilmem ama başta “Limanlar Müdürlüğü” ve İlgili Ulaştırma Bakanlığı ile Maliye Bakanlığını da kapsamına alan işlev ve konumu ile artık bu “şirket” olayını temize havale etmek gerekir.. ÇÜNKÜ “iki üç kişilik yönetim kurulu şirket olmaktan çıkmış “işveren durumuna geçmiş” ki tüm limanın “yükleme indirme işleri” ve işçileri bu “kişilerden” soruluyor! ORTADA gasp yanı sıra haksız kazanç olayı da var. “Beni seni” ilgilendirmez demeden önce artık bir yetkili ve ilgili merciin Mağusa Limanı Şirketini mercek altına alması gerekir çünkü mal varlığı da vardır ki şirket kendini fesh ettiğinde kime devredilecekleri vakıf kayıtlıdır mesela Mağusa surlar içindeki eski “İşçiler şirketi binası” şimdilerde kahvehane olan yer Mağusa Namık Kemal Lisesi üzerine vakfedilmiştir, bilinsin istedik!