KKTC Tüketiciler Derneği tarafından “15 Mart Dünya Tüketiciler Günü” nedeniyle geçtiğimiz hafta düzenlenen konferansta ben de “Piyasada Fahiş Fiyat, Ürün ve Gıda Güvenliği” başlıklı bir sunum yaptım.

Yapmış olduğum sunumda, öncelikle fahiş fiyat kavramına açıklık getirmeye çalışırken fahiş fiyatın ne durumda ortaya çıkabileceği, fahiş fiyatın ortaya çıkmaması için nelerin yapılabileceği ve KKTC’de henüz olmayan fahiş fiyat olgusunun Türkiye Cumhuriyeti mevzuatındaki yerine açıklık getirmeye çalıştım.

Arapça kökenli fahiş sözcüğü; ölçüyü aşan, aşırı, çok fazla, ölçüsüz gibi anlamlara geliyor. Buradan türetilen fahiş fiyat deyimi de satışa sunulan mallar veya hizmetler için talep edilen ve ölçüyü aştığı düşünülen satın alma bedellerini tanımlamak için kullanılıyor (https://www.mahfiegilmez.com/2021/10/fahis-fiyat-fahis-risk.html).

Tekelciliğe izin vermeyecek düzenlemeleri yapmış olan düzgün bir piyasa sisteminde 'fahiş fiyat' diye bir olgu olmaz. Fahiş fiyat varsa ya piyasa sistemi düzgün işlemediği için tekel sistemi yaygın hal almıştır ya da üretimde bir sorun var demektir.

Eğer özellikle talebe uygun bir arz yönetimi yoksa ve sonuçta arz, talebe göre düşük kalıyorsa fiyatlar yükselir. Bunu düzeltmenin tek yolu üretime yönelik yanlış politikaları düzeltmekten ve üretimi artırmaktan geçer. Hiç kuşkusuz üretimi artırırken de rekabeti ve verimliliği kollayarak artırmak gerekir. Aksi takdirde üretim artsa bile fiyat düşmeyebilir. 

Tekelciliğin olmadığı ya da denetim altına alındığı bir piyasa sisteminde üretilen bir malın arz fiyatını belirleyen unsurların başında maliyetler gelir.  Yani, fahiş fiyat olarak değerlendirilmese dahi ürün fiyatlarında artış bilhassa girdi maliyetlerini artıracak şekilde döviz artışı ve/veya navlun gibi sebeplerden kaynaklanabilir.

Fahiş olarak kabul edilmeyen diğer fiyat artışları ise halen günümüzde sarmal haline gelen ve devamlı dillendirilen enflasyon beklentilerinden kaynaklanmaktadır.

Enflasyona dair bekleyişler de enflasyonu etkileyen önemli bir unsurdur. Beklentiler enflasyonun artmayacağı yönünde olduğu sürece talep ve maliyet enflasyonu artışı devam etmez. Bunun aksine bir beklenti oluştuğu sürece davranışlar buna göre şekillenir ve enflasyon artar.

Türkiye’de Fahiş Fiyata İlişkin Düzenlemeler

Halen ülkemizde fahiş fiyat ile ilgili bir yasal düzenleme bulunmazken Türkiye Cumhuriyet’inde

6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da üretici, tedarikçi ve perakende satış gerçekleştiren işletmeler tarafından sunulan mal veya hizmetlerin satış fiyatında fahiş artış yapılması yasaklanmış, ancak fahiş fiyatın ne olduğu tarif edilmemiştir. Bu yönde düzenleme yapmak ve denetim ile yaptırımlarda bulunmakla, anılan Kanun ile ihdas edilen Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu (Kurul) yetkilendirilmiştir.

2018 yılında yapılan değişiklikle Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nde “Haksız Ticari Uygulama Olarak Kabul Edilen Örnek Uygulamalar” başlığı altında, tüketiciye sunulan mal veya hizmetlerde yapılan fiyat artışlarının, aslında olmamasına rağmen, “girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi” değişkenlere dayandığı izleniminin oluşturulmasının ihlale sebebiyet vereceği belirtilmektedir. Düzenleme açısından sadece fiyat artışı değil, artış dolayısı ile muhataplar nezdinde oluşturulan izlenim de önem taşımaktadır.

Yukarıdan da anlaşılacağı gibi; önemli olan konu fahiş fiyata yönelik önlem almak veya denetlemek değil fahiş fiyat olgusunu yaratan ve etkin rekabet koşullarını tehdit eden engelleri ortadan kaldırmaktır.

 

Ekin rekabet koşullarını bertaraf eden en önemli unsurlar rekabet ihlalleridir.  Rekabet ihlalleri karteller, tekelleşme ve kötüye kullanım olmak üzere üç başlık altında incelenebilir;

·         Karteller, birden fazla şirketin fiyatları belirleyerek rekabeti bozduğu anlaşmaları ifade etmektedir. Bu tür ihlallerde şirketlere çeşitli yaptırımlar uygulanır. Örneğin, şirketlere ceza verilebilir ve anlaşmayı imzalayan şirket yöneticileri hapis cezasına çarptırılabilir.

·         Tekelleşme, bir şirketin diğerlerini piyasadan çıkarmak ve piyasayı ele geçirmek amacıyla haksız yollar kullanmasıdır. Bu tür ihlallerde, şirketin elde ettiği tekelleşme avantajlarının ortadan kaldırılması ve piyasaya girişin kolaylaştırılması amacıyla çeşitli yaptırımlar uygulanabilir. Bu yaptırımlar arasında, şirketin faaliyetlerini sınırlandırmak, şirketi bölerek rekabeti artırmak, diğer şirketlerin piyasaya girişini kolaylaştırmak ve benzeri önlemler yer alabilir.

·         Kötüye kullanım, bir şirketin hâkim durumunu kötüye kullanarak rakiplerini piyasadan çıkarmaya çalışmasıdır. Bu tür ihlallerde, şirketin piyasada hâkim durumunun ortadan kaldırılması ve rakiplerin korunması amacıyla çeşitli yaptırımlar uygulanabilir. Bu yaptırımlar arasında, şirketin faaliyetlerinin sınırlandırılması, bölünmesi veya satılması, rekabeti artırmak için yeni şirketlerin piyasaya girişine izin verilmesi, tazminat ödenmesi ve benzeri önlemler yer alabilir.

Yukarıdaki etmenler yanında etkin rekabet koşullarını tehdit edebilecek ve düzenlenmesi gereken unsurlar rekabetin önündeki her türlü engel, Damping / Anti-Damping, Sübvansiyon / Anti-Sübvansiyon ve Devlet Yardımları politikasıdır.

Sonuç olarak; esas amaç fahiş fiyat denetimi yaparak önlemler almak yerine ülkede fahiş fiyat olgusunu yaratacak her türlü engeli ortadan kaldırmak olmalıdır.